Ben Yoruldum Hayat Gelme Üstüme
Ben yoruldum hayat gelme üstüme
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne
Gözümden gönlümden düşen ďüşene
Bu öksüz başıma göz dağı verme
Gözümden gönlümden düşen düşene
Ben yanıldım hayat vurma yüzüme
Yol verdim sevdanın en delisine
O yüzden ömrümden giden gidene
Şu yalnız başımı eğdirme benim
O yüzden ömrümden giden gidene
Şu yalnız başımı eğdirme benim
Ben pişmanım hayat sorguya çekme
Dilersen infaz et kar etmez dilime
Sözlerim ağırdır dokunur kalbe
Şu suskun ağzımı açtırma benim
Sözlerim ağırdır dokunur kalbe
Şu suskun ağzımı açtırma benim
Bazen sevdiğin şarkıları dinlerken rast gelirsin bazı şarkılara daha içten daha samimi gelir ve yaşatır o duyguyu içinde işte. İşte Mümin Sarıkaya 'dan bu türküyü dinlerken bir şey bam diye dokundu içime. Galiba kendimi buldum ben yoruldum hayat gelme üstüme . Arkadaşlarım diyor ne buluyorsun bu şarkıda onlara diyemedim bazılarımız içinde yaşar duygularını .
Size her zaman güldüğüme bakmayın yaralı bir erkek çocuğuyum ben.
Şu sıralar hayatımdan gözümden gönlümden düşenlerin sayısı arttı . Hele bir tanesi varki bunlardan hiç aklımdan çıkmıyor hem gönlümden düştü hemde aklıma yerleşti vicdansiz işte . Bazı geceler rüyalarıma girer uyanırım açarım türküyü dinlerim saatlerce .
Bu türküyü nerede duysam üzerime bir yorgunluk ağırlık çöküyor mesala durgundur, hüzünlüdür , acıdır, yaşanmışlıktır, hatta sek bir rakı içme isteği uyandırır .
Herkes kaybettiği kadar içecek Bu massdan en son sen kalkacaksın diyorlar..
Hele eski sevgilin mutlu hele senle olduğundan daha mut görünüyorsa işte orada bir sorun vardir . Daha çok içersin daha çok dinlersin.........duygularım darma duman olmuş aklım firarda ......
29 Haziran 2019 Cumartesi
27 Haziran 2019 Perşembe
Hangimiz Sevmedik Sevmenin Bendeki Yorumu
Hangimiz Sevmedik
Hangimiz düşmedik kara sevdaya
Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi
Hangimiz bir kuytu köşe başında
Bir vefasız için yol gözlemedik
Hangimiz düşmedik kara sevdaya
Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi
Hangimiz bir kuytu köşe başında
Bir vefasız için yol gözlemedik
Herkesten bir anı saklar bu yollar
Herkesin acısı sevgisi kadar
Güzelemiş, çirkinmiş ne farkeder ki
Deli gibi sevmek ruhumuzda var
Aşığın gözü kör kulağı sağır
Doğruyu,yanlışı ondan görmedik
Yakıldı yıkıldı yine de sevdik
Ah o vefasizlar kıymet bilmediler
Böyle bir şey nasıl anlatılır bilmiyorum. Sadece düşünüyorum, eksik bir bulmaya çalışıyorum. Sonunda hep tebessüm edip bir daha seviyorum . Sanki hiç bir şey eksik gelmiyor . Sıradan bir insanın bulacağı her şeyi seviyorum nasıl bir şeydir bilmiyorum.
Düşündükçe insanın içini çoşkuyla dolduran, sevgin sana acı getirsede hayata daha umutla baktıran, hayatı sevdiren ve hayatı sevdirdiği için sevileni daha bir sevdirendir.
Vardır illaki eksik bir yanı diye çıkmak ama eli boş dönmektir ve o boş ellerine bakıp daha güzel sevmektir. Aşkın en mavi koyu hallerinden en pazarlıksız, en gözü kara, en vurdumduymazını içinde yaşattığın için, yaşatana defalarca aşık olursun.
Sanki bir rüyaya tekrar başlamak gibi aşık olduğun her şeye yeniden aşık olurum.
Bu hayatta Aşık olduğum bide GALATASARAY var çoçuklum derler benimde öyle aşığım her zerresine.......
SEVMEYİ, AŞIK OLMAYI , SEVİP GECELERCE İÇMEYİ, ADAM GİBİ SEVMEYİ " MÜSLÜM BABA'dan ÖĞRENDİK .....MÜSLÜM BABA DAİMA KALBİMİZDE.....
26 Haziran 2019 Çarşamba
Nerden Bileceksiniz Bendeki Yorumu
Nerden Bileceksiniz
Üstüm başım toz içinde
Önüm arkam pus içinde
Sakallarım pas içinde
Siz benim nasıl yandığımı
Nerden bileceksiniz
Bir fidanim derildim
Fırtınaydım duruldum
Yoruldum çok yoruldum
Siz benim neler çektiğimi
Nerden bileceksiniz
Taş duvarları yıkıp geldim
Demirleri söküp geldim
Hayatımı yakıp geldim hey
Siz benim neden kaçtığımı
Nerden bileceksiniz
Gökte yıldız söner şimdi
Annem beni anar şimdi
Sevdiğim var kanar gibi
Siz benim niye içtiğimi nerden bileceksiniz
Bir pınardım kan oldum
Yol kenarı han oldum
Yanıldım ah ziyan oldum
Siz benim neden sustuğumu
Nerden bileceksiniz
Ben ardımda yaş bıraktım
Ağlayan bir eş bıraktım
Sol yanımı boş bıraktım hey
Siz benim kime küstüğümü
Nerden bileceksiniz
Bazen bir kahve yudumlayıp bir şarkı açarsın, susarsın ve o şarkı senin söylemek istediğin her şeyi söyler ya bu da öyle bir şarkı işte. Her dinlediğimde hayat bir film şeridi gibi geçer gözümün önünde .
Çünkü bazen insan susmak ister konuşmak istemez içine atar ,biriktirir. Ama insanlar sana hiç de o gözle bakmaz insanoğlu nankördür bilmeden söylenir .
Hayatımdan pek fazla bahsetmek istemem çünkü beni böyle bilsin istiyorum böyle tanıdılar çünkü . Ama sizlere kısa da olsa İstanbulda geçirdiğim hiçte iyi olmayan pek öyle görünmeyen kimliğimi açıklıyım.....
Nerden bileceksiniz ki : İstanbul'a ilk geldiğim zamanlardı zor günlerimdi. Daha yeni yeni tanimaya başlıyordum sokakları,insanları semtleri hiç görmediğim yerleri daha yeni yeni maddeleri (uyuşturucu) tanıyordum onları sattıklarını vb.detaya girmeyelim daha da anladınız. Aradan bir yıl geçti arkadaşlarım oldu daha fazla kişi tanimaya başladım . Taniďiğım kişilerde kendi yolunda bağımlıydılar sürekli ikram ediyorlar sende dene bir şey olmaz aradan git zaman gel zaman bizde arkadaş kurbanı olduk attık bir tane şeker onların tabiriyle zamanla bağımlı olduk gun geçtikce daha kötü oluyorsunuz canınız daha da çekiyor paraniz bitiyor başka kötü işlwr yapiyonuz yani hırsızliķ, gasp gibi. Aradan 6 geçmişti evdekilerle aram açilmiş garip anam hep gördüğün de ağlıyor bende para para derdim hep aklım hep şekerdeydi. Bir gün evden kaçtım sokaklarda kalıyordum arkadaşlar hani televizyonda görürsünüz inşaatta bazende dışarda ates yakip sabahlardık biz tam 3 ayım dışarda géçti neler görmedim ki onca dışar kalmış insanlar 7 70 kadar insanlar her akşam titreyen biz ve biralarını yudumlayan yaşlı insanlar vb. Duygulandım bir an kötü oldum şimdi..velhasil 3 ayın sonunda beni buldular dokaklarda daha doğrusu yakaladılar gitmek istemiyordum daha doğrusu direndim ama faydası olmadı kafam güzelken yakaladılar ve o günden sonra hayatım değişti ve şimdi burdayim yani üniversitedeyim............. üstü kapalı anlattım derine girmek istemedim .......yani diyecegim o ki NERDEN BİLECEKSİNİZ BENİ ........
25 Haziran 2019 Salı
Turnam Gidersen Mardin'e Beni de Götür
Turnam gidersen Mardin'e
Turnam yare selam söyle
Karlı dağların ardına
Turnam yaré selam söyle
Turnam gidersen aktaşa
Karlı dağlar aşa aşa
Hem kavime hem kardaşa
Turnam yare selam söyle
Turnam gidersen Mardin'e
Turnam yaré selam söyle
Karlı dağların ardına
Turnam yare slm söyle
Turnam gidersen aktaşa
Karlı dağlar aşa aşa
Hem kavime hem kardaşa
Turnam yare selam söyle
Bu şarkıyı hep dinlerim Mardin'e gidip geldiğimde daha çok dinledim.......... çünkü aşık oldum ...........böyle başladı benim Mardin aşkım
Günler, aylar,yıllar sürer bazıları hiç yılmadan hep anlatırlardı Mardin'i bir masal gibi. Ah bir gitsen bir görsen Mardin'i İstanbul' u unutursun derlerdi bana. Zordur insanın yaşadığı, alıştığı, zorlukları aştığı, gençliğini geçirdiği ilk aşık olduğu şehri unutması değil mi?
Ama Mardin'e gidip yeniden doğarak döndüğünde evet haklısın gerçekten, başka bir dünyaya ayak basmışsın gibi oldu bana. Hani ilk bakışta aşık olursun ya evet ben de aynı öyle aşık oldum Doğunun Güneşine .
Hani derler ya geldim,gördüm, sevdim, şaşırdım,alıştım benim sandım......... hep buradaymışım ne bir yabancılık çektim ne beni yabancı gördüler bu şehirde . Sokak aralarında oynayan çocukların o masum bakışı yeter di sizi Mardin' i anlamanıza....
Bu şehirde yaşayanlar, evler, merdivenler,damda Mezopotamya'nın eşşiz görüntüsü ,akşamleyin görüntüsü anlatılmaz yaşanır......derim...
Tek kelimeyle "MEDENİYETLER ŞEHRİ "
Bu sözle bitirmek istiyorum:
Devran oldum,seyran oldum,hayran oldum
24 Haziran 2019 Pazartesi
Baba Bana Masal Anlat Şarkısının Yorumu
Bana Bir Masal Anlat Baba
Bana bir masal anlat baba
İçinde bütün oyunlarım
Kurtla kuzu olsun şekerle bal
Baba bir masal anlat baba
İçinde denizler balıklar
Yağmurla kar olsun güneşle ay
Anlatırken tut elimi
Uykuya dalıp gitsende bile
Bırakıp gitme sakın beni
Bana bir masal anlat baba
İçinde tüm sevdiklerim
İçinde İstanbul olsun
Yine o gün, yine o korkunç gün , yürüyorum mezarlığa doğru adım adım . Slm verdim , işte geldim baba mezarının başında duruyorum. Baba buraya ne zaman gelsem konuşamıyorum. Olmuyor. Nasılsın, iyisindir değil mi? Beni yalnız bırakma ,gitme demiştim. Koskoca 17 yıl az değil sensizim baba.....
Bu şarkıyı ne zaman dinlesem, ertesi gün babamın mezarında bulurum kendimi. Buraya ne zaman gelsem o gün aklıma gelir. Son mutlu günüm ve babamın vurulduğunun söylendiği an gelir aklıma kara gün derim o güne .....
Çünkü daha yedi yaşındaydım ve babasız kaldım .......
11 Haziran 2019 Salı
Yola Çıktım Mardine Türküsünün Hikayesin
Çok eskiden, Midyat çevresinde çok zengin bir ağa yaşarmış. Bu ağanın, güzeliği tüm Mardin’in dilinde olan, akıllı, becerikli, dünya güzeli Halime adında bir kızı varmış. Halime’nin talibi çokmuş, her gün evlerinin kapısını görücüler geliyormuş fakat babası başlık parası istediğinden görücüler parayı çok bulur, geri dönerlermiş. Bir gün Estel’den yaşlı bir kadın Halime’yi oğluna istemek için evlerine görücü gelmiş. Bu arada Halime oğlanı, oğlan da Halime’yi görmüş, birbirlerini beğenmişler, aşık olmuşlar. Birbirlerini çok sevmişler fakat Halime’nin babası 40 bin lira başlık parasi isterim diye tutturmuş. Oğlan fakirmiş fakat Halime’yi de çok severmiş. Sonunda başlık parasını biriktirmek için gurbete yollara düşmüş, çok uzaklara çalışmaya gitmiş. Halime de sevinmiş, parayı biriktirip gelecek, düğünümüz kurulacak diye fakat oğlan ne gelmiş, ne bir haber göndermiş. Halime çok beklemiş, oğlan da dönmemiş. Halime’ye de, oğlana da ne oldu bilinmez. Bu türküyü de kimin söylediği belli değildir.
Yola çıktım Mardin'e
Düştüm senin derdine
Mevlam sabırlar versin
Yarini yitirene
Estel Midyat arası
Sevdan başım belası
Senin baygın gözlerin
Merhem yürek yarası
Estel yolun yarısı
Yandı başım arası
Bana gurbet gezdirir
Kırk bin başlık parası
6 Haziran 2019 Perşembe
Ela Gözlüm türküsünün hikayesi
Çok geniş bir alanı kapsar Çukurova. Ovalar, dağlar, vadiler, uçurumlar kucaklaşır birbirleriyle. Böylesine değişik özellikte doğa yapısı vardır. Her birinin ayrı bir çekiciliği büyüler kişiyi. Güzellikte birbirleriyle yarışırlar sanki. İnsanları da doğanın bu yapısına benzer özelliktedir. Kiminin ocağında et, kimininkinde dert kaynar. Kiminin ocağında da hiçbir şey kaynamaz. O nedenle Akdeniz’den doruklarına dek sanat kokar Çukurova. Verimli topraklarından destanlar fışkırır, masallar fışkırır, türküler fışkırır. Ozanı, yazanı çoktur Çukurova’nın. Onlardan biri de Karacaoğlan.
Saz elinde, türküler dilinde kara çadırından fırlayıp çıkar bir gün. Gönlü ve gözü uzaklardadır. Bu büyülü topraklardan uzaklaşıp başka güzeller, başka güzellikler arayacaktır. “Gönül ne gezersin sarp kayalarda/ İniver aşağı yola gidelim/ Bir güzel sevmeyle gönül eğlenmez / Güzeli çok olan ele gidelim.” diyerek düşmüştü yola. Yakınlarda sevgilisi vardı. Ona veda etmeyi düşündü. Gözleri yaşlıydı sevgilinin. “Gitme!” diye yalvarmayacaktı. Yararı yoktu bunun. Kararı verdi mi dur durak bilmezdi. Yakınlarda ulu bir ardıç vardı. Ona doğru birlikte yürüdüler. “Bir türkü söyleyip öyle git; bir daha seni ne zaman görürüm, sesini ne zaman duyarım kim bilir?” dedi kolları boynunda Karacakız. İşte bu türküyü o zaman çalıp söyledi Karacaoğlan.
Saz elinde, türküler dilinde kara çadırından fırlayıp çıkar bir gün. Gönlü ve gözü uzaklardadır. Bu büyülü topraklardan uzaklaşıp başka güzeller, başka güzellikler arayacaktır. “Gönül ne gezersin sarp kayalarda/ İniver aşağı yola gidelim/ Bir güzel sevmeyle gönül eğlenmez / Güzeli çok olan ele gidelim.” diyerek düşmüştü yola. Yakınlarda sevgilisi vardı. Ona veda etmeyi düşündü. Gözleri yaşlıydı sevgilinin. “Gitme!” diye yalvarmayacaktı. Yararı yoktu bunun. Kararı verdi mi dur durak bilmezdi. Yakınlarda ulu bir ardıç vardı. Ona doğru birlikte yürüdüler. “Bir türkü söyleyip öyle git; bir daha seni ne zaman görürüm, sesini ne zaman duyarım kim bilir?” dedi kolları boynunda Karacakız. İşte bu türküyü o zaman çalıp söyledi Karacaoğlan.
Elâ gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melûl melûl
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla göz yaşını sil melûl melûl
Zülfü perişanım kal melûl melûl
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla göz yaşını sil melûl melûl
Yiğit, ey sevdiğim sen seni gözet
Karayı bağla da beyazı çöz at
Doldur ver bâdeyi, bir dahi uzat
Ayrılık şerbetin ver melûl melûl
Karayı bağla da beyazı çöz at
Doldur ver bâdeyi, bir dahi uzat
Ayrılık şerbetin ver melûl melûl
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yâr melûl melûl
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yâr melûl melûl
Karaca Oğlan der ki, ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ile vâsıl olunca
Dostlardan haberim al melûl melûl
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ile vâsıl olunca
Dostlardan haberim al melûl melûl
2 Haziran 2019 Pazar
Kırmızı Gül Demet Demet
Kırmızı gül demet demet,
Sevda değil bir alamet,
Balam nenni, yavrum nenni
Gitti gelmez ol muhannet
Şol revanda balam kaldı,
Yavrum kaldı, balam nenni...
Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, REVAN'da satıyor Memet... Memet de Memet hani... Karayağız bir delikanlı... Taşı tutsa, suyunu çıkaracak kadar güçlü. Bir de alışkanlığı var Memet'in. Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına.. Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi saygı simgesi. Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Memet kervandaysa. Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın. Rüyaları hep Memet üstüne... REVAN yollarını düşlüyor hep. Kimi zaman kara saplanmış görüyor kervanı. Kanter içinde uyanıyor. hayra yormaya çalışıyor. Kimi geceler de toza dumana katılmış kervanın, atının eşeğinin devesinin bir toz bulutu içinde kayboluşunu düşlüyor. Bir hortum, yutuyor kervanı. Koca kervan döne döne göğe çekiliyor. Geride ne bir at, ne de bir deve, ne de insan kalıyor. Memet'i arıyor gözleri. Kara yağız, kaytan bıyık Memet, ellerini uzatıyor anasına. 'Tut ellerimi' diyor. Ama ne gezer. Anasının elleri boşlukta kalıyor. Sözün kısası günü gelip de kervan REVAN'dan dönene kadar bu böyle sürüp gidiyor. Kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor.
Kırmızı gül demet demet,
Sevda değil bir alamet,
Balam nenni, yavrum nenni
Gitti gelmez ol muhannet
Şol revanda balam kaldı,
Yavrum kaldı, balam nenni...
Erzurum yöresinde üç beş dönümlük tarlalarını ekip dikiyorlar... Yetiştirdikleri ürünü de kervana katıp, REVAN'da satıyor Memet... Memet de Memet hani... Karayağız bir delikanlı... Taşı tutsa, suyunu çıkaracak kadar güçlü. Bir de alışkanlığı var Memet'in. Her akşam tarla dönüşü, bahçelerden derlediği demet demet gülleri getiriyor anasına.. Anayla oğul arasında bir simge gibi kırmızı gül demeti... Sevgi saygı simgesi. Gülleri evinin duvarına asıp kurutuyor ana... Onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor... Hele Memet kervandaysa. Gözü gönlü kırmızı gülün kurumuş, gazelleşmiş demetinde ananın. Rüyaları hep Memet üstüne... REVAN yollarını düşlüyor hep. Kimi zaman kara saplanmış görüyor kervanı. Kanter içinde uyanıyor. hayra yormaya çalışıyor. Kimi geceler de toza dumana katılmış kervanın, atının eşeğinin devesinin bir toz bulutu içinde kayboluşunu düşlüyor. Bir hortum, yutuyor kervanı. Koca kervan döne döne göğe çekiliyor. Geride ne bir at, ne de bir deve, ne de insan kalıyor. Memet'i arıyor gözleri. Kara yağız, kaytan bıyık Memet, ellerini uzatıyor anasına. 'Tut ellerimi' diyor. Ama ne gezer. Anasının elleri boşlukta kalıyor. Sözün kısası günü gelip de kervan REVAN'dan dönene kadar bu böyle sürüp gidiyor. Kervanın dönüşünü dört gözle bekliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)