Karış karış Anadolu toprağının içindeki yaşanmışlıkların nakış nakış işleyen türkülerimiz.
Türkülerimiz bizi bize anlatan milletimizin benliğini oluşturan ve binlerce yıllık saz söz ustalarının gönüllerinden damla damla akıp gelen türkülerimiz .....
Son asırda Âşık Veysel, Hacı Taşan, A.M.Şerif,Neşat Ertaş.....vb. gibi büyük üstadlarımız bize bu duyguları doya yaşattılar. Hepside bir acının, bir çığlığın, dünya dolusu, duygunun dillere karışık bulmasıdır. O türkülerki isimsiz kahramanların içlerindeki duyguları çağlar ötesine haykırabildiği yegane miraslarımizdır. Pek çok türküyü dinler geçeriz , ancak ardında nice hikaye vardır,bunu pek bilmeyiz. Bu yüzden defalarca dinlediğimiz türkülerin ardındaki perdeyi aralayarak geçmişimize ışık tutan türkülerin hikayelerini anlatmaya devam ediyorum. Bu defada doğup büyüdüğüm canım memleketım BEDLIS /BİTLİS' dillere destan olmuş türküsünün hikayesi anlatacam....
1916 yılında Bitlis Rusların eline düşmüş.
Bir taraftan Ruslar işgal ediyor, diğer yandan Ermeniler. Tam anlamıyla bir zulum . Yiğit cefali Anadolu kadını bos durur mu? Eline kazmayı, küreği alıyor kocasıyla hucum ediyor Rusların üzerine. Ve Ruslar Van ve Bitlis' ten çekilmek zorunda kalıyor .
Ancak Bitlis öylesine perişan bir hale geliyorki tam anlamıyla yangın yeri. Bitlis beş yaşındaki bebeğin diri diri toprağa gömülcesine ağlıyor. Koskoca şehirde tek canlı bile kalmıyor. Şükür ki böylesine güç bir mücadeleden sonra Bitlis tekrar alınmış oluyur. Bu sırada zulumdan kaçan insanlarda oluyur. Kimi sakat kimininde ayakta duracak mecali kalmıyor.
İşte bu garebet içinde içlerinde biri de küçük oğlunu alıp bir yerlere saklanıyor. Daha sonra Bitlis ' in kurtulduğunu duyunca geri dönüyor. Şehre hakim konumundaki Dideban Dağı 'nın eteğinde vardığında içinde dumanların yükseldiği şehre şöyle bir bakıp oğluna diyor ki:
Evladım git bak bakalım şehirde ne olmuş ne bitmiş ? Sağ kalan var mı? Evimiz barkımız geride bıraktıklarımız ne haldedir?
Oğlu gidiyor Bitlis'in içine. Baba ise perişan bir halde! Daha sonra oğlu geri dönüyor ve uzaktan babasına bakıp ağlamakli sesiyle :
Baba şehirde yaşama dair hiçbir iz yok. Bitlis 'te sadece beş minare ayakta kalmış geri kalan her şey harap olmuş diyor.
Bunu duyan baba kahroluyor. Adeta bütün dünyası başına yıkılıyor. Sankı gozlerinden yaş değil kan damlıyor ve yüreğine dokunan acı dudaklarından dökülürken ağıt yakarak oğlunu yanına çağırıyor.
Bitlis'te Beş Minare
Bitlis'te beş minare
Beri gel oğlan beri gel
İsterem yanan gelim
Beri gel oğlan beri gel
Cebimde yok beş pare
Beri gel oğlan beri gel
Tüfengim dolu saçma
Beri gel oğlan beri gel
Kaçma sevdiğim kaçma
Beri gel oğlan beri gel
Doksan dokuz yarem var
Beri gel oğlan beri gel
Bir yare de sen açma
Beri gel oğlan beri gel
Burnumda tütüyorsun HİZAN özledim en kısa zamanda buluşmak dileğiyle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder