31 Mayıs 2019 Cuma

Bitlis'te Beş Minare türküsünün hikayesi

 
   Karış karış Anadolu  toprağının içindeki yaşanmışlıkların nakış nakış işleyen türkülerimiz.

    Türkülerimiz bizi bize anlatan milletimizin benliğini oluşturan ve binlerce yıllık saz söz ustalarının gönüllerinden damla damla akıp gelen türkülerimiz .....
   Son asırda Âşık Veysel, Hacı Taşan, A.M.Şerif,Neşat Ertaş.....vb.  gibi büyük üstadlarımız   bize bu duyguları doya yaşattılar. Hepside bir acının, bir çığlığın, dünya dolusu, duygunun dillere karışık bulmasıdır. O türkülerki isimsiz kahramanların  içlerindeki  duyguları  çağlar  ötesine  haykırabildiği yegane miraslarımizdır. Pek çok türküyü  dinler geçeriz ,  ancak   ardında nice hikaye vardır,bunu pek bilmeyiz. Bu  yüzden   defalarca dinlediğimiz  türkülerin ardındaki perdeyi  aralayarak geçmişimize ışık tutan türkülerin hikayelerini anlatmaya devam ediyorum.  Bu defada  doğup  büyüdüğüm canım memleketım BEDLIS /BİTLİS' dillere destan olmuş türküsünün hikayesi anlatacam....
 
     1916    yılında  Bitlis Rusların eline düşmüş.
    Bir taraftan Ruslar işgal ediyor,  diğer yandan Ermeniler.  Tam anlamıyla bir zulum .  Yiğit cefali Anadolu kadını bos durur  mu?  Eline kazmayı,  küreği  alıyor kocasıyla hucum ediyor    Rusların  üzerine.   Ve  Ruslar Van ve Bitlis' ten çekilmek zorunda kalıyor .
    Ancak Bitlis öylesine perişan bir hale geliyorki tam anlamıyla yangın yeri. Bitlis beş yaşındaki   bebeğin diri diri  toprağa  gömülcesine ağlıyor. Koskoca şehirde  tek canlı bile kalmıyor.  Şükür  ki   böylesine  güç  bir   mücadeleden  sonra  Bitlis tekrar alınmış oluyur.   Bu sırada  zulumdan kaçan insanlarda oluyur.  Kimi sakat kimininde  ayakta duracak  mecali kalmıyor. 
     İşte  bu garebet içinde içlerinde biri  de küçük oğlunu alıp bir yerlere saklanıyor.  Daha sonra  Bitlis ' in kurtulduğunu duyunca  geri  dönüyor.  Şehre  hakim konumundaki  Dideban Dağı 'nın eteğinde vardığında içinde dumanların  yükseldiği  şehre  şöyle bir bakıp oğluna diyor  ki:
   
     Evladım git bak bakalım   şehirde ne olmuş  ne bitmiş ?   Sağ kalan var  mı? Evimiz barkımız  geride bıraktıklarımız  ne haldedir?
   Oğlu gidiyor Bitlis'in  içine.  Baba ise perişan bir halde!  Daha  sonra  oğlu geri dönüyor  ve uzaktan babasına  bakıp ağlamakli sesiyle :
    Baba şehirde  yaşama dair  hiçbir iz yok. Bitlis 'te  sadece  beş minare ayakta kalmış  geri kalan her  şey  harap olmuş  diyor.
  Bunu  duyan baba kahroluyor.  Adeta  bütün dünyası başına yıkılıyor.  Sankı gozlerinden  yaş değil  kan   damlıyor  ve yüreğine dokunan acı   dudaklarından  dökülürken   ağıt  yakarak oğlunu  yanına çağırıyor.

     
   Bitlis'te Beş  Minare

Bitlis'te  beş minare
Beri gel oğlan beri gel 
İsterem yanan gelim
Beri gel oğlan beri gel
Cebimde yok beş pare
Beri gel oğlan beri gel
Tüfengim dolu saçma
Beri gel oğlan beri gel
Kaçma  sevdiğim kaçma
Beri gel oğlan beri gel
Doksan dokuz yarem var
Beri  gel oğlan beri gel
Bir yare de sen açma
Beri gel oğlan beri gel
 
 
Buda benim  yaşadığım  Bitlis'in en güzel ilçesi olan tabiki benim için HİZAN 
Burnumda tütüyorsun HİZAN  özledim  en kısa zamanda buluşmak dileğiyle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder